Otizm, yaşamın ilk 3 yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden; iletişim, sosyal beceri yetersizliği, sınırlı ilgi, takıntılı ve tekrarlayıcı davranışlarla ortaya çıkan nöro-psikiyatrik, gelişimsel bir bozukluktur. Otizmin belirtileri sosyal etkileşimde yetersizlik, iletişim ve oyunda yetersizlik, takıntılar gibi alanlarda kendini göstermektedir.
Sosyal etkileşimde yetersizlik; göz kontağında sınırlılık, ortak ilgide sınırlılık, başkalarının işaret ettiği nesnelere bakmama, diğer çocuklarla etkileşimde yetersizlik, yalnızlığı tercih etme, başkalarının duygularını anlamada yetersizlik şeklindedir. İletişim ve oyunda yetersizlik; dil ve iletişim sorunları, dili iletişim aracı olarak kullanamama, vücut dilini kullanmada sınırlılık, hayali oyunun gelişmemesi, başlatma, bitirme, sürdürme sorunları, ilgi duyulan alanlarda aşırı ayrıntı şeklindedir. Takıntılar; nesne takıntıları (nesnelerle sıra dışı oynamak), hareket takıntıları (sallanma, ellere bakma, yan bakma), ilgi takıntıları (bir konuyla aşırı ilgili olma), düzen takıntıları (aynı giysiyi giymek, aynı yemeği yemek, düzeni bozmamak) şeklindedir. Otizmde erken tanı çok önemlidir.

Göz temasında yaşanan sorunlar, karşılıklı dikkatin gelişmemesi, göz göze gelindiğinde anlamlı bir iletişim kurulmaması, bebeğin gereksinimlerini ifade etmek için değişik ağlamalar kullanmaması, nesnelerle ilgilenmemesi, kucağa alınınca susmaması, kucağa alınmaya direnmesi şeklinde erken belirtiler saptanabilir. Bebek ağzına hiçbir şey koymuyorsa, yemek ve içmek istemiyorsa, seslenildiğinde hiçbir tepki vermiyorsa, çevreyi gözlemlemiyor ya da hiç bir şeyi taklit etmiyorsa, akranlarına kıyasla çok belirgin bir sakinliğe sahipse, kişilere ve nesnelere karşı korkuya kapılıp aşırı tepki veriyorsa, davranışlarında basmakalıplık hakim ise bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Toplumdaki Yaygınlığı:
On bin kişide 4 oranında görülmektedir. Erkeklerde kızlara oranla 4 kat daha çok rastlanmaktadır. Rahatsızlık kızlarda erkeklere göre daha ağır seyretmekte, zeka testleri daha düşük bir değeri göstermektedir.
Otistik Çocukların Özellikleri
Görünümleri yaşıtlarından daha ve kardeşlerinden daha kısa boylu olup, çok sevimli bir görünümleri vardır. Bu çocukların bebekliklerinde bakımı kolay, bırakıldıklarında yerinde duran, çok fazla ağlamayan çocuklar oldukları gözlenmiştir. Bazı hallerde çocukların konuşma ve davranışları normalken, bunların birden bire sonradan sosyal ilişkiden kopup, dil becerilerini kaybettikleri gözlenmiştir. Aileler çocuklarının seslenince yanıt vermemeleri nedeniyle, sağır olduklarını düşünebilmektedirler.
Çocuklar gelişimleri esnasında belirli davranış ya da sesleri taklit edemez, nesneleri başkalarına gösteremez, kucaklanmak istendiklerinde kollarını kucaklamayı karşılamak için kaldıramazlar. Tek başlarına oynamayı yeğlerler. Bu çocuklar insanlara cansız varlıklar gibi tepki verirler. Toplumsal durumlarda garip yüz ifadeleri ve uygun olmayan hareketlerle karşılık verebilirler. Sosyal ilişkilerden çok memnun olmazlar. Arkadaş edinemezler. Dil gelişimlerinde gecikme olabilir. Konuşabiliyorlarsa konuşmaları tekrarlamalar ya da ses melodisindeki bozukluklar (tekdüze, mekanik tonlama bozuklukları şeklinde) ile birliktedir. Uygunsuz fiil ya da sözcük kullanımları olabilir. Olmayan sözcükleri uydurabilirler, kendi kendilerine konuşabilir, kendilerinden kendi isimlerini söyleyerek ya da başkası gibi bahsedebilirler. Belirli davranış (el çırpma, dönen nesneler gibi) ya da bilgilere (çok gerekli olmasa da) eğilimleri vardır (hava durumu, tv. Program zamanları ve reklamlar gibi). Yeni oyuncakları kolay kabul edip, oynayamazlar, ortam değişikliklerine aşırı duyarlıdırlar, değişikliklerde aşırı tepkisel olabilirler. Bazı nesnelere aşırı bağımlı olup, onları kullanmasalar da onlar olmadan dışarı çıkamayabilirler. Sese aşırı tepki vererek, kulaklarını kaparlar. Ağrıya karşı duyarsız olabilirlerken dokunmaya karşı aşırı tepki gösterebilirler. Zaman zaman aşırı hareketli zaman zaman da aşırı hareketsiz olabilirler. Sebepsiz gülme ve ağlamaları olabilmektedir. Ailelerinin yanlarından uzaklaşmalarına aşırı tepki gösterebilmektedirler. Sadece belirli besinleri yemeye eğilimlidirler. Kendi ellerini ısırabilir, başlarını duvara vurabilir, saçlarını çekebilir ve kendilerine zarar verebilirler.
Oluş Sebepleri
Otistik çocukların % 75’inde zekâda gerilik gözlenmektedir. % 25 kadar bir kısmında ileri dönemlerde havaleler görülmektedir. Otizm ile birlikte görülebilen nörolojik bozukluklar arasında tuberoz skleroz, frajil X sendromu, doğumsal kızamıktır.
· Duygusal açıdan çocuğa uzak duran ya da obsesif kişilik yapıları nedeniyle aşırı titiz ve kısıtlayıcı bir şekilde eğitim veren ailelerin çocuklarında bu durumun var olduğu ileri sürülmektedir.
· Rahatsızlığın genetik temeline yönelik çalışmalar devam etmektedir.Bazı kişilerde bu rahatsızlıkla birlikte epileptik bozukluklar, doğumsal rubella ve fenilketonüri gibi rahatsızlıkların bulunması bu olasılığı düşündürmektedir.
Rahatsızlığın X kromozomuna bağlı olarak ya da otozomal resesif geçiş ile aktarıldığı düşünülmektedir. Etkilenen çocuğun kardeşlerinde de rahatsızlığın görülme riski toplum ortalamasına göre çok daha yüksek olup, % 3 e dek çıkabilmektedir. Bu kişilerin ailelerinde duygu durum ve kaygı bozuklukları daha yüksek oranda saptanmış olup, toplumsal ilişki sorunlarının daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Doğum öncesi ya da doğum sırasında yaşanan tıbbi sorunlar olası nedenler arasındadır. Özellikle annenin hamileliğinin ilk üç ayında genital kanama yaşaması, bebeğin içinde bulunduğu amnios sıvısının çocuk dışkısı ile boyanması, annenin hamileliğinde bazı ilaçları kullanımı önemli sebepler arasında sayılmaktadır. Beyin yapısında çeşitli bozukluklar bulunmaktadır. Serotonin düzeyleri hastaların 1/3 ünde gözlenmektedir. Otistik çocukların çoğunda gözlenen bahar aylarındaki doğum oranları, annenin kış aylarında doğum öncesi kızamık geçirmesi ile bağlantılı bulunmuştur.
Tedavi
Tedavide ailenin eğitimi önemlidir. Saldırgan ve kendine zarar verme davranışlarına karşı ilaç tedavisi kullanılabilir. Davranış tedavisi kullanılmaktadır.
Bu tavsiyeler, genel bilgilerdir. Fakat unutmayınız ki, özel rahatsızlığınız için en iyi tavsiye, şikâyetlerinizi dinleyen ve sizi muayene eden doktorunuzun tavsiyesidir.